FIP - 2. Makale

18.09.2021
FIP Fip, kedi corona virüsünün neden olduğu bulaşıcı bir hastalık ya da enfeksiyondur. Corona virüsler birçok memeli ve kuşta, özellikle kedilerde yaygın olarak bulunan bir patojendir. CoronavirüsRNA’lı bir virüstür. Herhangi bir RNA virüsünden daha büyük RNA genomuna sahiptirler. Bu nedenle genetik materyalin replikasyonu sırasında küçük RNA virüslere göre daha fazla hata şekillenir. Bu demek oluyor ki; bu virüsün mutasyona uğrama olasılığı çok yüksektir. Coronavirüsü tehlikeli kılan kısım da budur. Mutasyon Virüs makrofajlar tarafından öldürülmek ya da lize edilmek yerine esasen makrofajı vücudun çekirdeğine doğru bir yolculuk yapmak için kullanır. Makrofaj tepkisi virüsü öldürmez girişimini arttırır.Ancakpyogranüloma adı verilen bir immünolojik doku oluşturan etkisiz makrofajlar ve immünolojik protein yığınları üretir.Fip temelde normal organların pyögranulomlarla infiltrasyonudur. FelineEntericCorona genelde asemptomatik seyreder. Virüs bağırsaklara yerleştiği için bazen hafif ishal yapabilir. Fcov mutasyona uğrarsa, Fİp adlı çok daha letal, yüksek virülensi hastalık oluşur. Yapılan araştırmalarda kedilerin %80’inin entericcoronavirus taşıyıcısı olduğu saptanmıştır.Entericcoronaviruslaenfekte kedilerin çoğu tamamen sağlıklı kalabilir. Genellikle Fcov ile enfekte kedilerden %1’inde ilk bulaşmayı takiben Fip şekillendiği görülmüştür. Yani Fip olan her kedide aynı zamanda Fcov da mevcuttur. Ama Fcov(+) ve taşıyıcı olan her kedi Fip hastası olmaz! Bir kedinin FCOV enfeksiyonuna vereceği yanıtı, yani Fip hastası olup olmamasını; kedinin immun sistemi ve maruz kaldığı virussuşunun doğası tarafından belirlenir. Fip hastalığı genelde viralreplikasyon bir başka deyişle patojenik mutasyon hızı yüksek bir seviyeye ulaştığında ortaya çıkar. Bu mutasyon immunosupresif olan hastalarda daha kolay ve sık olur. Ayrıca bağışık tam oluşmamaş ya da baskılanmış kediler(genç) veya yaşlı kediler, immunosupresyon yapan hastalıklar (örn: FIV, Felv), ya da kedilerin operasyon, aşırı kalabalık gibi nedenlerle stres altında olanlar, diğer kedilere oranla daha yüksek Fip hastalığı oluşmasına yatkındır. Ayrıca Birman, İran, ScottishFold, Himelayan, Bengal gibi kedi ırkları da genetik olarak daha yatkındır. Bulaşma ve Patogenez Kedilerin çoğunda Fcov hastalık oluşturmadan enterositlerdeki varlığını sürdürür. Bu kediler dışkılarıyla Fcov’u yayarak diğer kedileri de enfekte ederler. Virüs kediler arasında dışkı ya da salyaların oral ve nazal dokulara bulaşması ile de yayılır. Ama bulaşma çoğunlukla feko-oral yolla olur. Bazı kedilerde Fcoventerositlerden ayrılarak dolaşımdaki monositler ve doku makrofajlarını etkilerler. Makrofajlar ve monositler kendilerini virüsten temizleyemezler. Enfekte kedilerden virüs saçılması en az 2 ay kadar devam eder.Enterik formun bulaşmasında idrar ve dışkı kaplarının etkili olduğu düşünülmektedir. Çok kedili ortamlarda bulunan hemen hemen bütün kediler Fcov ile enfekte olurlar. Fcovpartikülleri ağız yolu ile alındıktan sonra 24 saat içinde tonsiller ve ince bağırsaklarda bulunabilir. Yaklaşık 1 hafta sonra yapılan serolojik testlerde pozitiftirler. Takiben 14 gün içinde de sekum, kolon, mezenterik lenf nodülleri ve karaciğer enfekte olur. 2-4 hafta içinde Fcova karşı antikor oluşmaya başlar. Virusla ilk karşılaşan kediler, yaklaşık 2 gün sonra dışkıları ile etkeni yaymaya başlarlar. Bulaşma ayrıca maternal yolla anneden yavruya da geçebilir. Fcov ile enfeksiyonu takiben 4 olası gelişim söz konusudur: 1-Bazı kedilerde virüs mutasyona uğrar ve Fip’e neden olan farklı bir letantsuşa dönüşür.(%10 oranda) a)Bu kedilerin bir kısmında hücre ilişkili immun yanıt oluşmaz ve kedide yaş fipşeikillenir. b) Bu kedilerin bazılarında hücresel bağışıklık kısmi olarak gelişir. Bu da kuru Fip’e çevirir. c)Bazılarında hem hücresel yanıt gelişir.Buimmun yanıt, başka bir hastalıkla veya sebeple immun sistemin baskılanması oluşana kadar kediyi Fip’e karşı korur.(Felv, Fıv, kemoterapi, yaşlılık) 2-Kediler Fcov ile geçici olarak enfekte olur. Virüsü 2-3 ay boyunca yayar ve seropozitif hale gelir. Yayılım durunca seronegatifolur.Bu kediler negatif olsa da, tekrar etken ile karşılaşınrsa pozitif olabilir. 3-Bazıları yaşam boyu sağlıklı ama taşıyıcıdırlar. 4-Çok az bir kısmı da doğuştan dirençlidir. Klinik Bulgular Fip’in klinik bulguları kedinin immun sistemine ve enfeksiyona daha önceden maruz kalıp kalmadığına göre değişir. İnkübasyon dönemi aylar hatta yıllar sürebilir.Fip’in 2 formu vardır.Özellikle kuru formda bu süre daha uzun olur. Klinik bulgular daha çok 8 ay -2 yaşlı kedilerde daha sık görülür. Ama her yaşta görüldüğü de kanıtlanmıştır. Fip 2 form şeklinde seyreder demiştik.Efüzif ve non-efüsif form. Efüzif formda peritonitis ya da plöritis veya her ikisi de birden şiddetli seyreder. Ve şiddetli solunum problemi (dispne) görülür. Frekansı yüksek yüzeysel abdominal solunum da görülür. Non-efüzif formda ise lenf nodülleri, böbrekler, gözler ve m.s.s gibi organlarda granülamatöz yangı ve lezyonlara sebep olur. *Fipgranülamatöz yangı oluşturan bir hastalıktır. Efüzif Fip, yaygın bir vaskülit ile karakterizedir.Bu durum proteinden ve fibrinden zengin sıvının damar dışına sızmasına neden olur damar endoteli hasar görür. Kuru Fip’li kedilerde aralıklı ateş ve iştahsızlık haftalarca devam edebilir.Klinik muayenede anteriorüveitis, korioretinitis, böbreklerde düzensizlik, mezenterik lenf nodüllerinde büyüme, k.c. etkilenirse sarılık görülür. Bazılarında nörolojik belirtiler olur. Sinir sisteminde etkilenen bölgeye göre meningitis ya da obstrüktifhidrosefalusolur.Ataksi, nistagmus, inkoordinasyon, refleks kaybı(özellikle pupillar refleks), paraparezis ve vestibularataksi gibi nörolojik bulgular gözlenir. Kuru Fip’teretinalvaskülitisin şekillenmesi, destekleyici diğer bulguların varlığında patognomik olarak değerlendirilmelidir. Tanı ve Ayırıcı Tanı Tanısı en zor ve tartışmalı olan enfeksiyonFip’tir. PCR ve serolojik tarama sıklıkla tercih edilen yöntemlerdir.Ama %100 güvenilir değillerdir. Ve zaten Fcov(+) olan her kedi de Fip değildir. Testlerdeki bu sapmalarda hastalığın patogenezisinin hala tam olarak açıklanamamasından kaynaklıdır. Efüsif formun tanısı kuru non-efüsif olan formdan kolaydır. Bir kez pleural ya da peritonalefüzyon geliştiğinde sıvının makraskobik ya da mikroskobik muayenesi klinik tanı içi yeterlidir. Kuru formun tanısı çok daha zordur. Çünkü kilinik tablo tam olarak belirgin değildir.Fip tanısında hastanın yaşı, cinsiyeti ve ırkının sorgulanması gerekir.Daha çok 3 yaştan küçük kediler ve erkek kedilerde görüldüğü yapılan çalışmalarla belirlenmiştir. Bazı ırklar daha yatkındır. Hastanın tam anamnez bilgisinin alınması çok önemlidir. Etkilene hayvanlarda kilo kaybı, iştahsızlık, ateş, antibiyotiklere yanıt alınamaması gibi klinik bulgular vardır. Yaygın olarak ikterus ve mukozlarda orta dereceli solgunluk görülebilir. Bazı olgularda retinalhemorajilergörülür.Bu bulgular görüldüğünde kuru fip için ayırıcı tanıya eklenmelidir. İki formda’da total lökosit sayısı belirgin şekilde yükselir.Nötrofili olur ve lenfopenigörülebilir.Amafip ile birlikte Felv gibi immun sistemi baskılayan durumlar olursa lökopeni de gözükebilir. Orta dereceli şiddette anemi rastlanabilir. Hiperglobulinemi ile ilişkili olarak total protein düzeyinin yükselmesi Fip’te %40-50’sinde karşılaşılan durumdur. Hiperglobulinemi, hiperbilirubinemi, azotemi, ALT ve ALP artışı karşılaşılabilir.Alt ve Alp düzeylerinde genellikle hafif bir artış olur. BOS’tan örnek alınması; yangı hücrelerinin özellikle dejenere olmamışnötrofiller ve daha az sayıda aktive olmuş makrofajlar yüzünden güçtür. Fip’tepyögranülamatöz yangı olduğu için hücreler BOS’ta tespit edilebilir. Ama aktif olarak bu yöntem tercih edilmez. Yaş Fip’teperitoneal ve pleuralefüzyonlarkarakteristiktir.Thorakosentez veya abdominosentez ile alınan sıvı açık-koyu sarı renkli, yapışkan ve yoğundur. Çoğunlukla fibrin parçaları içerir.Buzdolabında bırakıldığında pıhtılaşır. Dansitesi 1017-1047 arasındadeğişkenlik gösterir. Bakteriyel enfeksiyon şekillenmedikçe sterildir.Sıvının protein düzeyi (>3.5 g/dl)’dir. Modifiyetramsudat olarak sınıflandırılır. A:G oranın <0.45 olması Fip için tipiktir. Protein içeriğini globülinler oluşturur. Modifiye Wright boyası ile boyandığında yüksek protein içeriği sebebiyle arka plan pembe/mor boyanır. İçeriğinde başlıca lökositler özellikle makrojajlar ve nötrofiller bulunur. Ayırıcı tanı için lenfosittik kolangitis, tümörler, genellikle de k.c. tümörleri mutlaka elimine edilmelidir. Rivalta Testi Pratik bir testtir. 1 Damla %98lik asetik asit, 5ml distile suyla karıştırılır. 1 damla efüzyon yavaşça akıtılırak hazırlanan karışımın üzerinde bir tabaka oluşturulur. Efüzyon kaybolur ve sıvı berrak kalırsa test negatif, damla yüzeyde kalır, ya da yavaşça dibe doğru giderse test pozitiftir. Abdominal sıvı, pleural ve perikardiyal sıvıda direkt immunofloresan, bu sıvıda Fcov(+) makrofajların saptanması, Fip için oldukça destekleyicidir.(%100 spesifiktir) Serum amiloid A (SAA): x10 kat, bir artış Fip için belirteç olabilir. *Tanıda altın standart histopatolojik muayenedir.(biyopsi) Makrofajlarla boyama olursa %100 Koruma ve Tedavi Fcov için geliştirilmiş ve güvenilirliği kanıtlanmış bir aşı henüz yoktur. Yavruların sütten kesene kadar annelerinden ayrılmaması gerekir. -Çünkü pasif bağışıklık çok önemlidir. -Diğer kediler ile direkt veya indirekt temas engellenmelidir. Tedavi Yaş Fip:Kortikosteroidler ve siklofosfamidlervaskülitisi baskılamak amacıyla tercih edilir. Kortikosteroidler: 2mg/kg dan başlanmalıdır.(immunusupresif olmayan doz) Daha sonra klinik iyileşmeye göre düzenlenebilir.Azaltılabilir. Bunun yanında kedi interferonları tercih edilmelidir. İnterferon omega 1 mu/kg dozda gün aşırı, hastalıkta gerileme olunca haftada 1 ek olarak deksonetozanintratorasik ya da intraperitonal yolla 1 kez uygulanır. Fip’in tedavisine ilişkin bazı kişisel denemeler pentoksifilinin yararlarını ortaya koymuştur.Efüziv ve kuru fip’in tedavisi için önerilen protokol 10-15 mg/kg, Po 12 sa bir + prednisolon 1.1 mg/kg Po. 14 saatte 1 + 150 ünite interferon alfa po, 24 saatte birdir. Pentoksifilinin etkinliği için yeterli araştırmalar yoktur.Bunların hepsinin yanında semptomatik ve destekleyici serum tedavileri yaygın dozda kullanılır. Kuru fib’in yarattığı nörofipte GS-441524 ile elde edilen serumlar başarılı olmuştur. Nükleosit analoğudur. Kan beyin bariyerini geçebildiği için çokça tercih edilir.
FIP - 2. Makale
FIP - 2. Makale
FIP - 2. Makale
SOSYAL MEDYA

LİMA VETERİNER KLİNİĞİ
Denizköşkler Mah. Dr. Sadık Ahmet Cad. No:120/E Avcılar - İstanbul / TÜRKİYE
0541 733 3435 - [email protected]